Bu renk cümbüşü içindeki dağlar,denizler,ağaçlar,çimenler,görebileceğimiz her türlü hayvanlar ve değişik milletlerden insanlar vesaire...Hepsi gözümüzün görebildiği aklımızın erebildiği ölçüde kendi üzerinde o eşsiz ressamın hayat fırçasından çıkan renkleri taşır.
"o" eşsiz ressamın fırça izlerinin eşsizliğini,muhteşemliğini,benzersizliğini kendimizde, çocuklarımızda da görmemiz mümkün.
Bir an durup hayat penceresinden şöyle bir baktığımızda görürüz ki yüzlerce, binlerce insan ve milyonlarcasını da belki hayal ederek, Yaratınımızın toprak ve çamurdan müteşekkil bir kan pıhtısına verdiği eşsizliği görür;hayat denen o canlılığı hissederiz.
Gördüğümüz evrendeki milyarlarca insan yaratıcının fırçasından çıkan renk cümbüşüdür.
Her biri farklı,birinin parmak izinin diğerinin parmak izinden farklı,hatta tek yumurta ikizlerinden bile birbirine benzemeyen bir eşsizlik.her bir insanın saç telindeki benzersizlik...
Bu evren tablosu içinde yaratıcının eşsiz dokunuşlarını görebileceğimiz çocuklarımız.
Hayatımızın renkleri, çoşkusu ,baştacı çocuklarımız.
Doğdukları anda onlara baktığımızda ki o muhteşem duyguları bir hatırlayalım.
İçimizde beliriveren bir çoşku,her anne babanın onun dünyaya gelişiyle duyduğu büyük mutluluk.Kelimelerin bunu tarifte kifayetsiz kaldığı anlar.
O ilk anda çocuğumuza baktığımızda kendimizden bir parça-benzerlik ararız bu eserde.Burnu bana,kaşı babasına,saçları,elleri gibi...Bu liste uzayıp gider.
Kendimizden bir parça bulmaya çalıştığımız Yaratıcının şaheserinde kendimizden bir parça buluruz da bulmasına mutlaka onun kendi şahsına münhasır kılan bir fırça darbeside buluruz bu eserde.
Yaratıcının fırça darbelerinden çıkan bu renklerde kişiye has tonlamalar buluruz.Hem fiziksel,hem ruhsal olarak.
Yüce ressamın bu yeni çalışmasında yeni bir fizik,farklı bir kabiliyet vardır.Bizim yaratınımızın bu yeni eserine kendi kıyafetimizi giydirmeye çalışmamız ya da eserin ihtiyacından bir beden küçük veya bir beden büyük bi elbise giydirmeye çalışmak ,eserin görüntüsünü bozacak,güzelliğinin farkedilmesine engel olacaktır.
Yaratıcımızın değerli eseri çocuklarımızın,o yaratılışta ki güzellik ve saflıklarını onlara uygun kıyafeti bulmamızla mümkün olacaktır.
Her biri farklı özellik,ilgi ve yetenekdeki çocuklarımıza kendisi olma,kendi özgün varlığını koruyabilme yolunda nasıl yardımcı olabileceğimiz önem kazanır.Zira "çocuğun özgün varlığı gözetilmediğinde yönlendirme gütmeye dönüşür".Aramızda aşılması zor dağlar yarttığımız çocuklarımızı yorumlayamaz ve çözümleyemeyiz."
"Yalnız öğütle ahlak telkini çok gerilerde kalmıştır ve kesin başarısından söz edilemez"Elbette bu zorlu bir yoldur.Güzellikleri olduğu kadar
Hayat bizim için olduğu kadar çocuklarımız içinde zordur.Unutmamalıdır ki "çocuklarına zamanlarını vermeyenler,başka hiçbir vermiyor demektir"
Ancak her durumda anne baba için üç büyük kolaylık vardır.İlgi,sevgi ve saygı.
Bizlere Rabbimiz tarafından en güzel nimetlerden biri olarak sunulan evlatlarımızı,yaratanımızın nimetine verdiğimiz değer gözüyle bakmalı,bu doğrultuda bu değerli nimetleri yaşatmalı onu yaratıcının tablosu içinde dokunur,hisseder bir yere koyarak;onun cannlılığını,ilk hissettiğimiz zamanda ki rengini soldurmamalı,bu eşsiz çiçeğin rüzgarlarla,yağmurlarla etrafına verdiği herbiri farklı kendine has duygu ve güzelliği yaşatmalıyız.
Çocuklarımızla ve gençlerimizle ilgilenirken bu çoşkuyu ilk günkü gibi ayakta tutmamızı sağlayacak sağlayacak bazı yol işareti eserlere ihtiyacımız olacaktır.İşte bu eser onlardan biri.
Yazan: Fikriye İMAMOĞLU
Önerilen Kaynak:
Çocuklarda ve gençlerde ahlak ve karakter eğitimi
Recep Şükrü Apuhan
Timaş Yayınları |
