Ana Sayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Mail 

     
   
   
YEMEKLER
Üye Girişi
En Çok Gezilenler
Kırmızı Mercimek Ezmesi Salatası
Bu leziz salatayı özel arkadaş menüsü için hazırlamıştım. Mercimek köftesine benzeyen bu salatayı denediğinizde vazgeçemeyeceğinizi düşünüyorum. Özellikle yoğurtlu sosu ile yaz..
Nişastalı Börek
Bu böreği bayram sabahı kahvaltı için misafirlerime yapmıştım. Sıcacık ikram edebilmek için sabah erkenden kalkıp yapmıştım. İkinci kez yapışımda yine misafirlerime, ama bu sefer...
Kağıt Kebabı
Bir yemek kağıda sarılıp, fırına girince bu kadar mı güzel olur? Bu kadar mı enfes kokar diyorum ve başka..
Bize Ulaşın
Şiir
Seni de Vururlar Ey Acı
15.12.2010 - 16:14

Seni de Vururlar Ey Acı

Seni de vururlar bir gün ey acı

Uçuşup durduğun kanatlarından

Sazın sözün türkülerin tükenir

Ellerin koynunda kalakalırsın

Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı

Gül açan yüzlerimizde

Göçeriyor rengin senin de

Biz seni

Ta eskiden tanırız hani

Göğüslerimize taş olur inerden

Avuçlarımızda hira dağıydın

Al atların tan yerine ayarlanmış yelelerinde

Akdeniz rüzgârlarına karışan sendin

Biliyorum

Hiçbir tarih yazmayacak ve bir

Sır gibi kalacak yakılan kitaplarda

Göbek bağı anasından henüz çözülmemiş

Bebelerimize mitralyözlerin okyanus ötesinden

Ayarlandığını

Seni de yakarlar bir gün ey acı

Bir taptık kul gözlerinden vurursa

Parmakların eğri ağaç tutmaz

Çığlıkların çağlar aşar duymazsın

Ve ben biliyorum

Örümceği, mağarayı, güvercini, asayı

Ve İbrahim’in baltasını

Biliyorum

Nereden başladı bu kesik dans

Ve bu dansa karşı afyonlanmış hecin yüzlü

İnsanlar kim?

Kim kimin yanında

Kim kimin karşısında

Meclis kürsüsünden konuşan bu adam kim

üsküdür kız lisesinde okuyan genç kız

Çantasında kimin fotoğrafını taşıyor

Kadıköy vapurunda sigara tüttüren delikanlılar

Neden gülüyorlar ki

Seni de vururlar bir gün ey acı

Filistin’de sapan taşlı çocuklar

Dalın, kolun, fidelerin, budanır

Kuru bir kütükle kalakalırsın

Öyle bakmayın balkonlarınızdan

Fırat nehri ayrılık çıbanına tutuldu,

Damarlarımızı yırtıyor

Tuna nehri, onulmaz Boşnak sızıları

Pompalıyor yüreğimize

pilevne türküleri ağıtlara dönüşürken,

çeçenya’da yiğitler

İnancın emeğin/ve aşk’ın

Kılcal damarlarına ulanıp sustular…

Ve ne Bağdat’tan

Ne Şam’dan

Ne Mekke’den

Ne diyarıbekir’den

Ne İstanbul’dan

Ne buhara’dan

Bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi

Duymuyor

Seni de vururlar bir gün ey acı

halepçe’de soldurulmuş gül gibi

Bu sevdaya düşsen, sen de yanarsın

Suskun, sıcak, uzun yaz geceleri

Ve siz

Ey analar,

Hani siz, gecelerinizi böler, çocuklarınıza ninniler

Söylerdiniz

 Hani siz, fatihler doğururdunuz…

Gelin-kızların giysileri kirletildi

Çocuklar hep yetim kaldı

‘elem yecidke yetimen feava’

Ve ben biliyorum

Ben biliyorum

İstanbul’un

Bağdat’ın

diyarıbekir’in

Mekke’nin

buhara’nın

Birbirine nasıl bağlandığını, nasıl çözüldüğünü/sonra

Ey insan

Ey insanlık

Ayağa kalk

Kolları ve bacakları budanmış delikanlıları

Boyunları gövdelerinden ayrılmış insanları

Gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu

Çocukları

Gelişmiş laboratuarlarınızda dikkatle inceleyin

Ve bir gün

Bu dünya

Gül bahçesine dönecek

Bunu böyle bilin/ ve

Unutmayın…

Ferman Karaçam

 

 

Bu haberi : 2280 kişi okudu.
Arkadaşına Gönder  Yazdır
İsminiz *
Başlık *
Yorumunuz *

 


harf daha yazabilirsiniz.
Onay Kodu:
Onay Kodu Doğrulama *
  

Ana Sayfa   |  Dua   |  Medya Köşesi   |  Videolar   |  Firmalar   |  Ziyaretçi Defteri
Herrenk.com:Pratik Bilgi, Sağlık, Yemek Tarifleri, Elişleri, El örgüsü, Eğitim, Ev yapımı ürünler, Çay Saati
© 2010 - www.herrenk.com Tüm Hakları Saklıdır. Sitenizde bağlantı linkleri verilip ve kaynak gösterilerek sitemizden alıntı yapılabilir.
WEB YAZILIM:TEKNODEVA Ankara Web Tasarım, Web Yazılım, web tasarım
Firmalar