SULU SIVIYAĞLI KIYMALI BÖREK
Pratik çay saati tarifleri
esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu ve mağfiretuhu ebeden ve daimen
Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun kardeşlerim...
Bugün gücüm yettiğince selamlaşmaktan ve selamlaşmanın öneminden bahsetmek istiyorum. Bilen kardeşlerimle sohbet niteliğinde, bilmeyen kardeşlerim ve ziyaretçilerim için de nacizane küçük bir bilgi niteliğinde olsun istedim. Günlük hayatta, selamlaşmayı ne kadar çok kullanıyoruz değil mi? Kimi zaman içten, kimi zaman adet olduğu üzere. Kimi zaman dilin alışıverdiği bir söylem olarak. Bakalım selam ve selamlaşmak ne imiş?
Kur’an’ı Azimüşşân’da Nisâ Sûresinin 86 âyetinde:
“Size bir selâm ile selâm verildiği zaman ona ya daha güzel bir selâm ile veya aynısıyla karşılık verin Muhakkak ki, Allah her şeyi hakkıyla hesap eder ve karşılığını verir”
Verilen selamı alırken yalnızca "aleyküm selam" demek yeterlidir (farz miktarı yerine getirilmiş olur) "Ve aleykümüsselam" demek ise daha faziletlidir.
Ayette bizlere anlatılmak istenen tabbi ki en doğrusunu rabbim daha iyi bilir; selâm, mü’minlerin birbirine duasıdır ve İslâmın alâmetlerindendir “Esselâmü Aleyküm” veya “Selâmün aleyküm” şeklinde selâm veren bir kimseye ya aynı şekilde “Ve aleykümüsselâm” diyerek veya buna “ve rahmetullah” ekleyerek daha güzeliyle cevap verilir. “Esselâmü aleyküm ve rahmetullah” şeklindeki bir selâma da ya aynıyla karşılık verilir veya “ve berekâtüh” eklenir.
Selam vermek sünnet, almak ise farzdır. Selam verirken, selamın sünnet olduğunu düşünmeli ve o kimseye dua etmeye niyet etmelidir! Sünnet olduğu düşünülmeden, alışkanlık halinde, şuursuzca selam verilince, sevap olmaz. Bir yere girerken de, çıkarken de selam verilir. Dinimizde selamın önemi büyüktür. Hadis-i şeriflerde:
(Bir yere, bir meclise giren oradakilere selam versin. Oradan kalkıp giderken yine selam versin.) [Tirmizi]
(İnsanların en âcizi dua etmeyen, en cimrisi de selam vermeyendir.) [Taberani]
(Bir eve girince, ev halkına selam verin. Çıkarken de selam verin.) [Beyheki]
Selam anlamca; emniyet, huzur, selamet, sağlık, barış, rahatlık, iyi netice, kurtuluş gibi manalara gelir. Selam vermek, bir kimseye yapılacak en güzel duadır. Selam, ‘ben müslümanım, benden sana zarar gelmez, selamettesin’ manasına, selamet üzere ol, müslüman olarak öl manalarına da gelir.
‘Selamün aleyküm’ denince, ‘Ve aleyküm selam’ demek farzdır. ‘Esselamü aleyküm’ denince de, ‘Ve aleykümüsselam’ denir. Her ikisinde de "ve" harfi söylenmelidir! (Ve aleyküm...) deki "ve", (dahi) manasındadır. Yani, ‘Allah’ın selamı bizim üzerimize olduğu gibi, sizin de üzerinize olsun!’ demektir. Sadece ‘Aleyküm selam’ ise, sanki ‘Selam bize değil size olsun’ gibi uygunsuz bir manaya gelebilir.
Selamı düzgün verip düzgün almak iyidir. “Ve” söylemeden de almak caiz ise de, ve’li söylemelidir.
Verilen selamı daha güzeli ile almak da farz değil ise de, çok sevaptır. Peygamber efendimiz, ‘Selamün aleyküm’ diyen için, ‘On sevap kazandı’ buyurdu. Başka biri, ‘Selamün aleyküm ve rahmetullahi’ dedi. ‘Yirmi sevap kazandı’ buyurdu. Bir başkası da, ‘Selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü’ dedi. Bu kimse için de, ‘Otuz sevap kazandı’ buyurdu. Bu sırada orada oturanlardan biri selam vermeden çıkıp gitti. Resulullah efendimiz, ‘Arkadaşınız, selamın faziletini ne tez unuttu’ buyurdu. Daha sonra, ‘Bir topluluğa gelince de, ayrılırken de selam verin! Birinci selam, ikincisinden daha mühim değildir’ buyurdu. (Taberani)
Dinimizde selamlaşmanın önemi büyüktür. Müslümanların yanına girerken, çıkarken, karşılaşınca, ayrılırken mutlaka selam vermelidir! Bu husustaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:
(Mümin kardeşine selam vermek, yanına gelince ona yer göstermek ve hoşlandığı isimle hitap etmek, aradaki sevgiyi pekiştirir.) [Taberani]
(Darlıkta infak eden, rastladığı müslümana selam veren, kendi aleyhinde de olsa adaletli davranan, iman hasletlerini toplamış olur.) [Ebu Nuaym]
(Allahü teâlâya yemin ederim ki, mümin olmadıkça Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de, mümin olamazsınız. Size, bir amel bildireyim de, onunla birbirinizi seversiniz: Aranızda selamı yayın!) [Müslim]
(Selam, Allah’ın isimlerindendir. Öyle ise selamı aranızda yayın!) [Buharî]
(Şeytandan korunmak için, eve girerken ‘selam’ verin ve yemeği ‘besmeleyle’ yiyin!) [Taberanî]
Bugün sizlerle paylaşacağım börek tarifi, gerçekten çıtır çıtır, el açması havasında bir börek tarifi. Eee ne de olsa ‘vakit nakit’ öyle değil mi? Öyleyse hem kendiniz, hem de misafirleriniz için bu börek tarifini kaçırmayın derim. Bu börek sosu benim yıllar evvel öğrendiğim ve özellikle patatesli iç malzemeyle çok yakıştırdığım bir reçete. Onu da önümüzdeki günlerde paylaşırım inşaAllah. Özellikle evde süt, yoğurt, yumurta kalmamış derdine deva olan bir börek. Bakalım sizler de benim kadar beğenecek misiniz bu lezzetli, bereketli börek tarifimi?
Basit börek malzemeleri:
6 adet yufka
1 su bardağından iki parmak eksik sıvıyağ
1 su bardağı su
2 yemek kaşığı sirke
Kıymalı iç malzemesi için:
300 gram kıyma
5 adet orta boy kuru soğan
1 çay kaşığı karabiber
2 çay kaşığı pul biber
1 çay bardağı sıvıyağ
Basit çıtır kıymalı börek nasıl yapılır?
Öncelikle böreğin iç malzemesini hzırlayalım.
Kuru soğanları yemeklik olarak ince bir şekilde doğrayalım.
Tavaya sıvıyağı ve kuru soğanları koyalım. Kavurmaya başlayalım.
Birkaç dakika kavurduktan sonra kıymayı ilave edelim.
Ara sıra karıştırarak, malzemeyi güzelce kavuralım.
Kavrulan malzemeye tuz ve baharatlarını ekleyelim. Karıştırıp, altını kapatalım.
Börek sosu için; su, sıvıyağ ve sirkeyi karıştıralım.
Bir bütün yufkayı tezgaha serelim. Sulu-sıvıyağlı börek sosundan yufkanın üzerine gezdirelim.
İkinci yufkayı bu birinci yufkanın üzerine serelim. Böreğimiz iki kat olacak.
İkinci kat yufkanın üzerine börek sosundan gezdirelim. Elimizle sosu her tarafına yedirelim.
Bu iki kat yufkayı ilk önce dörde, ardından sekiz üçgen parçaya keselim.
Üçgenlerin geniş tarafına, kıymalı iç malzemeden bir miktar koyalım.
Daha sonra sigara böreği şeklinde saralım.
Yağlı kağıt serdiğimiz fırın tepsisine, sardığımız börekleri dizelim.
Tüm yufkaları bu şekilde hazırlayalım.
Artan börek sosundan elimizle böreğin üzerine sürelim.
200 dereceye ayarladığımız fırında kızarıncaya kadar pişirelim.
Şükrü bol sofralarda tatmanız dileğimle.
AFİYET OLSUN... |